TARZ STİL BİRLEŞİNCE...

       Stil ya da tarz sahibi olmak herhangi bir takı, aksesuar veya kıyafetin birbiriyle uyumu demek değildir. Stil sahibi olmak yemeniz içmenizden, dinlediğiniz müzikten tutun da giydiğiniz kıyafetin rengine kadar olan günlük yaşamınıza dair davranış alışkanlıklarınızın size olan uyumudur. Stil sahibi olmak için de dolayısıyla öncelikle kendimizi tanımamız şart. 
       Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki gibi bir kendini gerçekleştirmeden bahsetmiyoruz. Hangi durumlara hangi perspektiflerle baktığınızı ve ne tür davranışlarla karşılık verdiğinizi gösterdiğinizi anlayabilmekten bahsediyoruz. Kendini anlayan insan belli bir tarz oluşturabilir. Yine de bu “belli bir tarz” esneklikleri olmayan katı çerçeveler dahilinde olmamalıdır, yoksa insan tarzın arkasına geçer tarzın hükümranlığına girer. Kişiliğimizi ve davranış kalıplarımızı anladıktan sonra bedenimizi anlamamız gerekiyor. Ben şişman mıyım, çok mu zayıfım, atletik miyim,göbeğim mi var, bacak bacak üstüne atmak rahatsız ediyor mu gibi soruları kendimize sormalıyız. 
         Rahat hissetmek önemli, rahatlık tüm trandlerden daha iyidir.Stilin çoğu zaman parayla oluşturulan bir şey olduğu sanılır, evet para önemli ama tarzınızın oluşmasında sizin önce kendinizi kabul etmeniz ve tanımanız olduğunu söylemiştik. Bunlara ne kadar paraya sahip olduğunuz ya da para harcama alışkanlıklarınız da dahil. Bu görsel dünyada her yer artık vitrin, aldatmacalara kanmadan ne istediğinizi bildiğinizde tarz sahibi olmak mümkün. Stilinizi oluşturmak için dış görünüşten kıyafetlerdeki tarzı yakalamaya bakalım...